Okullar aslında çocukları gerçek hayata hazırlama yeri değildir. Okullar gerçek hayatın kendisidir.
Okulda çocuklar hayatlarını askıya almaz. Yaşamaya devam eder.
Çocuklara “Sen bu dönemi / anları yok say ve geleceğe hazırlan” demek onların çocukluk dönemlerini yok saymaktır. Bu da onlara yapılan en büyük haksızlıktır.
Tabii bu demek değildir ki iş dünyasında gereken becerileri okullarda öğretmeyelim. Beceri ve anlayış açısından okul hayatı ile okul sonrası hayat arasında bir paralellik olmalıdır ki çocuklar okul sonrası üretken ve anlamlı bir yetişkin hayatı yaşasın.
Ama maalesef iş dünyası ile okullar arasında kültürel yapı ve beklentiler açısından dağlar kadar fark var. Bu farklılık da çocukların iş hayatında birçok bedel ödemesine veya okular gibi yapılanmış verimsiz iş yerlerinin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor.
Peki, nedir bu farklılıklar?
GRUP ÇALIŞMASI
Okulda bireysel çalışma kültürü vardır, iş yerinde takım kültürü.
Örneğin sınıfta öğretmen çocuklara “Arkadaşının kâğıdına bakma, kendin yap” der ama iş yerinde müdür “Birlikte yapın” der.
Sınıfta öğretmen çocuklara “Kopya çekmeyin” der, iş yerinde müdür “Amerika’yı yeniden keşfetmeyin, meslektaşınıza sorun” der.
Sınıfta öğretmen “Arkadaşlarını rahatsız etme!” der, iş yerinde müdür “Sürekli birbirinizle konuşun” der.
İş dünyası kişiler arasında takım çalışması ve iletişim isterken, okul çocuklara çoğu zaman birbirini rakip görmeyi öğretir.
İş dünyası kişiler arasında paylaşım isterken, okullar çocuklardan (gizli mesajlarla) bilgilerini paylaşmamasını ister. (Tabii bu arada karşılaştırmada ideal iş dünyası kültüründen bahsediyorum. Okula benzeyen verimsiz iş yerlerinden bahsetmiyorum)
FİKİR BEYAN ETME
Okulda dinlemek esasken iş yerinde fikir beyan etmek esastır.
Örneğin öğretmen sınıfta sık sık “Sessiz olun!” der, iş yerinde müdür “Niye sessizsiniz?” der.
Sınıfta öğretmen “Dinleyin!” der, iş yerinde müdür “Konuşun, fikrinizi söyleyin” der.
Okullarda uslu şekilde söz dinleyen öğrenci makbulken iş dünyasında fikrini beyan eden, konuşarak karar alma sürecine katkıda bulunan çalışan makbuldür.
OKULUN PASİF YAPISI
Okulda çocuklar ‘pasif’ durumdadır, iş yerinde çalışanlar ‘aktif’.
Örneğin sınıfta çok aktifsiniz diye sorun yaşarsınız, iş yerinde ise çok pasifsiniz diye.
Sınıfta öğretmen “Herkes otursun!” diye bağırır, iş yerinde müdür “Hadi! Oturmayın” der. Sınıfta öğretmenin talimatlarını harfiyen yerine getirmek makbuldür, iş yerinde yaratıcı ve ‘inovatif’ olmak.
BİREY OLMA
Okulda öğrencilere çoğu zaman sorumluluk verilmez ve öğrenciler birey olarak da kabul edilmez.
Örneğin okulda sorun olursa öğretmen öğrenciyi muhatap almaz, veliyi çağırır; iş yerinde müdür kişinin direkt kendisiyle konuşur.
Öğrenci okula gitmediği zaman yok yazılır ve o gün ‘hiçbir şey’ öğrenmemiş kabul edilir ama çalışan iş yerine gitmediği zaman evden çalışabilir ve hâlâ üretken olabilir.
ÖĞRENME ve BECERİ
Okulun ve iş dünyasının öğrenmeye ve beceriye bakış açısı da farklıdır.
Okulda çocuklardan birçok şey hakkında az şey bilmesi beklenirken, iş yerinde az şey hakkında çok şey bilmesi beklenir.
Dahası okulda ödev bir kez yapıldı mı, tekrar o ödeve dönülmez.
Çocuklardan sürekli gelişim beklenmez. Ama iş yerinde aynı işlem tekrar tekrar yapılır ve her defasında daha iyi yapılması beklenir. Aynı alanda sürekli gelişim vardır.
SINIFTA EZBER ve SINAV VARDIR İŞ YERİNDE PROJE
Okulda çoğu zaman öğrenme çıktıları anlamsız ve gerçek hayattan uzaktır. Örneğin okulda çıktı çoğu zaman anlamsız bir test sonucudur ve sınav kâğıdıdır; ama iş yerinde çıktı anlamlı bir ürün ya da çözüm önerisidir.
Sınıfta ezber ve sınav vardır, iş yerinde proje.
Okulda bazen projeler ve gerçek ürünler de yapılır ama çoğu zaman bu ürünlerin ne gerçek alıcısı vardır ne de gerçek hayatla ilgisi. Ama iş yerinde alıcısı olmayan bir ürün asla üretilmez.
GELİŞİM
Okul değerlendirme ve sınıflandırma üzerine kuruludur, iş yeri gelişim ve dolayısıyla geri bildirim.
Örneğin sınıfta not çok, geri bildirim azdır; iş yerinde geri bildirim çok, not azdır. (Sadece ara ara performans değerlendirmesi vardır.)
ÖĞRENME ORTAMI
Okulların öğrenme ekosistemi de iş yerlerinden farklıdır. Sınıfta öğrenciler çoğunlukla öğretmenden öğrenir, ama iş yerinde herkes herkesten.
Müdür eğitici konumunda olsa da çalışanlar müdürü çok daha az görür. Çalışanlar kendi aralarında bir ekosistem kurar.
FARKLILIKLARIN ORTADAN KALKMASI
Ne yazık ki kültür ve anlayış açısından okullar ile iş yerleri arasında dağlar kadar fark vardır.
Tabii bu arada ülkemizde okullar gibi kurgulanmış birçok iş yeri var.
Çalışanların birey olarak görülmediği, müdürün çalışanlarını aşağıladığı, çalışanlardan otomatik davranışların beklendiği, çalışanların müdürü ve kuralları sorgulayamadığı, çok sorgulayanın işten çıkarıldığı, müdürün otoritesini sarsmaktan korktuğu birçok kurum var.
Neden? Çünkü çalışanlar, okulda kazandığı davranış kalıplarını iş yerlerine de taşıyor. Ortaya okullar gibi kurgulanmış iş yerleri çıkıyor.
Kısacası, gelecekte böyle kurumların daha da çok türememesi ve çalışanların mutlu ve üretken çalışabilmesi için okulların kültürel yapısını acilen değiştirmeliyiz.
Yorum Yaz