• Anasayfa
  • Hakkında
  • Anne Baba Okulu
  • Öğretmem Akademisi
  • Seminerler
    • Okul Seminerleri
    • Şirket Seminerleri
  • İletişim
  • SOSYAL MEDYA

  • Anasayfa
  • Hakkında
  • Anne Baba Okulu
  • Öğretmem Akademisi
  • Seminerler
    • Okul Seminerleri
    • Şirket Seminerleri
  • İletişim
Bir ailenin en büyük görevi nedir?
13 Ağustos 2019

Fil, balina, köpek balığı, albatros ve kaplumbağa.

Birbirinden çok bağımsız türler. Ama ortak bir özellikleri var. Hepsi uzun yıllar yaşıyor.

Diğer tarafta da istiridye, fare ve sivrisinek var.

Onların da bir ortak özelliği var. Ömürleri kısa.

Acaba bu fark, türlerin ebeveynliğini nasıl etkiliyor?

 

SAVUNMA MEKANİZMASI

Doğal olarak bazı türler uzun, bazı türler kısa yaşıyor. Bunu belirleyen en büyük etkenlerden bir tanesi savunma mekanizmaları (ortamın istikrarsız olması da büyük bir etken).

Fil, balina veya kaplumbağa gibi güçlü savunma mekanizmasına sahip olan canlılar uzun yaşayabiliyor. İstiridye gibi savunma mekanizması zayıf olanlar, daha kısa yaşıyor.

Peki, yaşam sürelerindeki bu farklılık, türlerin üremesini nasıl etkiliyor?

 

YAŞAM TARİHİ KURAMI

Yale Üniversitesi’nden biyolog Prof. Stephen Stearns türler arasındaki farklı yaşam sürelerini incelerken bir şey fark ediyor. ( “Yaşam Tarihi Kuramı” yıllardır bilindiği halde, Stearns kuramı bir bütün halinde sunuyor)

Uzun yaşayan canlılar yılda 1 ile 3 arası yavru doğuruyor. Örneğin, çoğu kuşun aksine, uzun süre yaşayabilen albatros, yılda sadece bir tane yumurtluyor.

Diğer taraftan, ömrü kısa olan canlılar onlarca veya yüzlerce yavru doğuruyor. Bir istiridye yılda 100 milyon yumurta bırakabiliyor.

Peki, yaşam süresiyle
üreme arasında neden böyle bir ilişki var?

 

ERKEN ÜREME

Uzun yaşayan türler, savunma mekanizmaları güçlü olduğu için acele etmeye gerek duymuyor. Bir kaplumbağa 40 yaşına kadar üremeden ve endişe duymadan bekleyebiliyor.

Ama kısa yaşayanlar, mümkün olduğunca erken yavruluyor. Aksi takdirde her an av olup ölebilir ve türünün devamını sağlayamaz.

 

ERKEN OLGUNLAŞMA

Dahası bir tür ne kadar az doğuruyorsa yavruların üreme yaşına gelmesi o kadar geç oluyor.

Bir köpek balığı yavrusunun üreme yaşına gelmesi 10 yıl alıyor. Ömrü kısa olan türlerin yavruları kısa sürede üremeye başlıyor. Örneğin fare 5 haftalıkken üremeye başlıyor.

Peki bütün bu anlattıklarım, türlerin ebeveynliğini nasıl şekillendiriyor?

 

EBEVEYNLİK ŞEKİLLERİ

Aslında ebeveynlik büyük oranda bu sistem üzerine kurulu.

Kısa yaşayan türler çok doğuruyor ama yavrularına bakmıyor (ya da çok kısa süre bakıyor).

Zaten bir istiridye 100 milyon yavruya bakamaz. Çokça doğuruyor ve yavruların yaşamda kalmasını şansa bırakıyor.

Öte yandan uzun yaşayan türler az yavru doğuruyor ama onlara uzun süre bakıyor. Az doğurduğu için şansa bırakmıyor. Örneğin fil, yavrusuna en az iki yıl bakıyor.

Neden?

Çünkü uzun yaşayan türlerde yavru büyük oranda güçsüz doğuyor. Kendisine bakması mümkün değil. Yavrular uzun süre ebeveyn bakımına ihtiyaç duyuyor.

 

İNSANOĞLU

Peki, insanoğlunda durum ne?

Bebeğin aileye bağımlılığı açısından en uç noktadayız. Hatta çocuk o kadar yoğun bakım istiyor ki menopozdan sonra çoğu canlı ölürken, insanoğlu hem anne-baba hem de büyükanne – büyükbaba olarak bakımı devam ettirmek için hâlâ yaşıyor.

Yani üreme yetisini kaybeden türler, yaşamak için bir sebep bulmazken, insanoğlu çok sebep buluyor.

Bu çerçevede ebeveynliğin tanımı da ortaya çıkıyor:

“Kendine bağımlı doğan yavrunun bağımlılığını, en sağlıklı şekilde azaltmak”. Bir ailenin de en önemli görevi bu.

Bir aile bu konuda ne kadar başarılı olursa çocuk da o kadar sağlıklı büyüyor.

 

SAĞLIKSIZ BAĞIMSIZLIK NEDİR?

Çocuğun birey olarak yetişmesi, ailenin çocuğun kendisine olan bağımlılığını azaltmasına bağlı. Buna özerklik de diyebiliriz. Maalesef toplumumuzda birçok aile, bağımlılığı azaltmaktansa, tam tersi arttırıyor. Örneğin sorumluluk vermiyor, onun adına karar veriyor, sürekli kontrol ve müdahale ediyor, sürekli uyarıyor, suçluluk uyandırıyor veya övgü gibi mekanizmalarla onay ihtiyacı oluşturuyor. Ona görünmez kancalar takıyor. Kısacası, aile rehber olarak değil, gizli karar verici olarak her zaman çocuğunun hayatına müdahil oluyor.

Bazı aileler de bağımlılığı azaltıyor ama bunu ‘sağlıksız’ bir şekilde yapıyor. Çocuğa kaldıramayacağı sorumlulukları çok erken yaşta veriyor, onlara ebeveynlik değil arkadaşlık yapıyor, sınır koymuyor veya çocuğun duygularına karşılık vermiyor. Çocuk ailesinin rehberliğinden yararlanamıyor, kendi kendine yetmeye çalışıyor. Bağımlı olmuyor ama duygularını açmadan, reddedilme korkusuyla gerçek ilişki kuramıyor. Örneğin, ‘ıssız adam’ sendromu sağlıksız bağımsızlığının bir ürünüdür. Onun için önemli olan ne bağımlılığı arttırmaktır ne de bağımlılığı ‘sağlıksız’ şekilde azaltmaktır.

 

BAĞIMLILIK SAĞLIKLI ŞEKİLDE NASIL AZALTILIR?

Hem bağımlılık hem de sağlıksız bağımsızlık birey için bir kaygı veya utanç sebebidir. Ailenin en büyük görevi bağımlılığı en sağlıklı şekilde azaltmaktır. Sağlıklı bağımsızlık kazandırmanın en iyi yolu da şudur: İlk olarak çocuk için sınırları çizmek ve ‘değer odaklı’ kuralları belirlemek. Kurallar ve sınırlar belli olunca, çocuk kendini güvende hisseder ve rahatlar. Çünkü hayat nereye kadar tehlikeli nereye kadar değil anlar. İkinci olarak, bu sınırlar içinde çocuğa seçme hakkı (özerklik) ve sorumluluk vermek gerekir. Sınırlar eksik olursa çocuk endişeli olur ve keşfetmeye geçemez. Özerklik verilmezse o zaman da aileden bağımsız bir kimlik geliştiremez. Ailenin bir uzantısı olur. Çocuk ailesinin üst sınırının ötesine geçemez. Yani aile geliştirici değil, tam tersi gizli kısıtlayıcı olur. ‘Beni Ödülle Cezalandırma’ kitabımda detaylı anlattığım gibi bu ikisi (sınır koyma ve özerklik verme) yapılırsa, çocuk karar verebilen ve hayatının sorumluluğunu alan mutlu bir birey olarak yetişir.

 

20 Ocak 2018

çocukebeveynolgunlaşmaüremeyaşam
Share

Köşe Yazıları

Özgür Bolat Editör

İLGİLİ YAZILAR

Çocuklara okullarda düşünmeyi nasıl öğretiriz?
13 Ocak 2021
Çocukların okulda neden motivasyonları düşük?
13 Ağustos 2019
Oyun çocukları nasıl etkiler?
13 Ağustos 2019

Yorum Yaz


Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Site İçi Arama

  • Son Yazılar

    • Dr. Özgür Bolat ile Anne Baba Okulu
    • Çocuklara okullarda düşünmeyi nasıl öğretiriz?
    • Pınar Gültekin
    • Çocukların okulda neden motivasyonları düşük?
    • Okullar çocukları neden iş dünyasına hazırlayamıyor?
  • Haber Bülteni

  • SOSYAL MEDYA

  • TAKVİM

    Temmuz 2022
    P S Ç P C C P
     123
    45678910
    11121314151617
    18192021222324
    25262728293031
    « Mar    


  • SOSYAL MEDYA

  • Köşe Yazıları

    • Çocuklara okullarda düşünmeyi nasıl öğretiriz?
      13 Ocak 2021
    • Pınar Gültekin
      22 Temmuz 2020
    • Çocukların okulda neden motivasyonları düşük?
      13 Ağustos 2019

  • Haber Bülteni


  • Anasayfa
  • Hakkında
  • Anne Baba Okulu
  • Öğretmem Akademisi
  • Seminerler
    • Okul Seminerleri
    • Şirket Seminerleri
  • İletişim
www.veotesi.com © 2016

‘Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerez konumlandırmaktayız, kullanmaya devam ettiğinizde çerezler ile toplanan kişisel verileriniz Veri Politikamız-Bilgilendirmelerimiz'de belirtilen amaçlar ve yöntemlerle mevzuatına uygun olarak kullanılacaktır.

Dr. Özgür Bolat
KİŞİSEL VERİ KANUNU KAPSAMINDA BİLGİLENDİRME METNİ

Özgür Bolat Özel Eğitim ve LTD. ŞTİ. Şirketi olarak, siz değerli müşterilerimiz ve çözüm ortaklarımızın güvenliğini göz önünde bulundurarak, başta özel hayatın gizliliği olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla, kişisel verilerle ilgili düzenlenen "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu" hususunda sizi bilgilendirmek istiyoruz.

Amacımız; sizlerin memnuniyeti doğrultusunda, kişisel verilerinizin alınma şekilleri, işlenme amaçları, hukuki nedenleri ve haklarınız konularında sizi en şeffaf şekilde bilgilendirmektir.

Kurumumuza iletmiş olduğunuz veya Kurumumuzun usül ve işlemleri çerçevesinde edinmiş olduğu her türlü kişisel veri ile biyometrik veri, sağlık verisi dahil her türlü özel nitelikli veriniz bakımından (“Veri”), 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) gereğince, Kurumumuz Özgür Bolat Özel Eğitim ve LTD. ŞTİ. ŞİRKETİ Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel bilgileri kanunda açıklandığı çerçevede; elde edebilecek, kaydedebilecek, depolayabilecek, muhafaza edebilecek, hizmetlerini devam ettirebilmek amacıyla güncelleyebilecek, değiştirebilecek, yeniden düzenleyebilecek, mevzuatın izin verdiği durumlarda ve ölçüde üçüncü kişilere açıklayabilecek, devredebilecek, aktarabilecek, paylaşabilecek, sınıflandırabilecek, anonim hale getirebilecek ve kanunda sayılan diğer şekillerde işleyebilecektir.

Kişisel verilerinizin işlenme amaçları ve hukuki sebepleri; Mevzuat kapsamında faaliyet alanımız kapsamında işlemlerin yerine getirilmesi, yürütülmesi ve geliştirilebilmesi, bu hizmetlere ve ürünlere yönelik tanıtım, pazarlama ve kampanya faaliyetlerinin yapılması, akdettiğiniz ve/veya akdettiğimiz sözleşmelerin gereğinin yerine getirilmesi; istihbarat, bilgi araştırmaları ve kredibilite değerlemelerinin yapılması, planlama, istatistik, müşteri memnuniyeti çalışmaları, güvenliğin sağlanması, otoritelerce öngörülen bilgi saklama, raporlama, bilgilendirme yükümlülüklerine uyulması, tarafınıza daha iyi ve güvenilir hizmet verilebilmesi, tarafınıza uygun hizmetler ve ürünler geliştirilmesi ve bunun kesintisiz olarak sürdürebilmesi amacıyla ve diğer nedenlerle kişisel verileriniz işlenmektedir.

Kişisel verilerin toplanma yöntemi: Kişisel verileriniz, otomatik ya da otomatik olmayan yollarla, yazılı, sözlü ya da elektronik ortamda toplanabilmektedir.

Yukarıda belirtilen amaçlarla, kişisel verilerin aktarılabileceği kişi/kuruluşlar: Kişisel Verileriniz; Kurumumuzun iştirakleri ve bunların alt kuruluşlarına; çalışanları, şirket görevlileri, hukuk, mali ve vergi danışmanları, denetçileri ve mevzuat hükümlerinin izin verdiği kişi, kurum ve kuruluşlar ile açık rızanızın bulunduğu diğer üçüncü kişilere; aktarılabilecektir.

Kanun’un 11. Maddesi Çerçevesinde Haklarınız; Kurumumuza başvurarak; kişisel verilerinizin a) işlenip işlenmediğini öğrenme, b) kişisel verileriniz işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, c) kişisel verilerinizin işlenme amacını ve amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, ç) kişisel verilerinizin yurt içinde veya yurt dışında aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, d) kişisel verilerinizin eksik veya yanlış işlenmiş ise düzeltilmesini isteme, e) Kanun’un 7. maddesinde öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerinizin silinmesini veya yok edilmesini isteme, f) kişisel verilerinizin aktarıldığı üçüncü kişilere yukarıda sayılan (d) ve (e) bentleri uyarınca yapılan işlemlerin bildirilmesini isteme, g) kişisel verilerinizin münhasıran otomatik sistemler ile analiz edilmesi nedeniyle aleyhinize bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme ve ğ) kişisel verilerinizin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğramanız hâlinde zararın giderilmesini talep etme hakkına sahipsiniz.

Haklarınızın, düzenlemenin yürürlük tarihi olan 07.10.2016 tarihinden itibaren kullanılması mümkün olup, taleplerinizin yerine getirilmesini teminen Kurumumuzca yapılacak masrafları, KVKK’nın “Veri sorumlusuna başvuru” başlıklı 13. maddesinde belirtilen tarifeye göre tarafınızdan talep etme hakkımız saklıdır.